1876 yılında Alexander Graham Bell telefonu icat ettiğinde, insan
iletişiminde yeni bir çığır açıldı. Bell'in buluşundan önce, bir mesajı
en hızlı iletmenin yolu, Mors alfabesiyle telgraf hatlarından
ulaştırmaktı. Ancak telgraf kullanımında, insan sesinin teller
aracılığıyla aktarılmasına olanak yoktu. Kendi dönemine göre yeni bir
yöntem sayılan telgraftan önce, acil mesajların atlı ulaklar, duman
işaretleri, güvercinler ve gemiler kullanılarak iletilmesi gerekiyordu.
1870'li yıllarda pek çok insan, telgrafı geliştirmek için çaba
harcıyordu. Ancak Bell, tek başına ipi göğüslemeyi başardı. Bell, tüm
hayatını sağırların eğitimine adamıştı. Bir yandan da telgrafı
geliştirmeye ve bu sayede para kazanmaya çalışıyordu. Deneyleri
sırasında, bir odadan diğerine gerdiği telin yansıttığı ses
titreşimlerini duydu. Bu zayıf sesi, diğer mucitler de duymuş olsalar
bile, büyük farklılığı kavrayamadıkları hemen hemen kesindi. Bell, insan
kulağının titreşimleri güçlendirmesi konusundaki derin bilgilerinin
yardımı ve tel aracılığıyla insan sesinin aktarılmasının mümkün olduğunu
kavradı. Böylece, telefon doğdu. On yıl içerisinde, önce Amerika'ya daha sonra da tüm dünyaya yayıldı.
alıntıdır:
imagerial.tr.gg and
berkaykuzu.blogspot.com